TKB - Tarihi Kentler Birligi

The Association of the Historical Cities in Turkey

2002/05/30

 
Tarihi Kentler Birliği'nin Şanlıurfa, Antakya ve Tokat Buluşmalarına ilişikin yazılı ve görsel malzeme burada kullanılan sistemdeki bir alt yapı çalışmasından dolayı şu anda ekranlarınızda gözükmemektedir. Bu toplantılar TKB "Yerel Kimlik" dergilerinde yayımlanmış olup, dergi hakkında Tarihi Kentler Birliği Sekretaryası'ndan (0212-249 6464 ÇEKÜL telefonu aranarak) bilgi edinilebilir....


 

Tarihi Kentler Birliği Şanlıurfa Buluşması-II


İKİNCİ GÜN: 24 Mayıs 2002, Cuma




Avniye Tansuğ
ÇEKÜL Vakfı



İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen’in de katıldığı 24 Mayıs Cuma günü, TKB toplantısı açış konuşmaları Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Bahçıvan’ınki ile başladı. Bahçivan, hızla Urfa’nın kentsel yaşam açısından geçirdiği evreleri özetledi ve ilk koruma planının 1991 yılında yapıldığı bu tarihi şehirde “bozulma”nın önüne geçmek ve “tarihe sahip olmak için yapılan her çalışmanın, kente geri döneceğine inandıklarını” belirtti.

Başkan Erdoğan Bilenser, TKB’nin kısa tarihçesini anlattı ve yararlarını vurguladı. Bilenser’e göre TKB’nin en büyük yararalarından biri de, yerel yönetimlerin kültür mirasına karşı tedirgin/çekingen tutumunu ortadan kaldırıp, onu sahiplenmeye yüreklendirmesiydi.

“Barajdan kaçırılan konak”



Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Uğur Büyükburç, ilk kez 1492’de kurulan, şimdi 53 devlet üniversitesinden biri olan Harran Üniversitesi’nin imkanlarının son derece sınırlı olmasına rağmen, TKB ile işbirliği yaparak, Akçarlar Konağı’nı “Kültür Evi” olarak restore ettiğini söyledi. TKB’nin Türkiye’yi, batılı devletler arasındaki yerine taşıyacağına inandığını belirten Prof. Büyükburç, Üniversite’nin Tenekeciler Evini de restore edeceğini, Halfeti’de sular altında kalan tarihi Feyzullah Konağı’nı da taş taş söküp, Üniversite alanı içinde yeniden “monte “ettiklerini de ekledi...

“Vakıfların sivil kesime dönen yüzü...”



Vakıflar Genel Müdürü, -Arkeolog ve Urfalı- Nurettin Yardımcı, sivil toplum kuruluşlarının katkıları ile onarılan vakıf eserlerinden örneklerle, kültürel korumada adeta bir seferberliğe dönüşen halk katılımının önemini vurguladı. TKB’nin kuruluşundan sonra bu hususun açıkça ortaya çıktığını ekledi. Son iki yılda Vakıflar’ın Valilikler ve yerel yönetimlerle yaptığı protokollarla onarımların hızlandığını, kaynak bulmada kampanyalar açmak (depremden sonra 165 cami onarımı için böyle fon bulunmuş), kervansaray, han gibi eserlerin yap-işlet-devret yöntemiyle valilikler ve belediyelere verilmesi gibi yeni yöntemler yaratıldığını belirten Yardımcı, Urfa’da da Telkari Camiinin onarımının bittiğini, Mevlevihane Camii ve çevresinin ise restorasyon projelerinin bitirildiğini belirtti.

“Sayısal Loto’dan kültürel koruma fonu”



Kültür Bakanlığı Müsteşarı Fikret N. Üçcan, kültürel projelere kaynak yaratılması konusunda batıdan yaratıcı örnekler verdi. İtalya’da sayısal loto gelirlerinin belli bir bölümünün kayıtsız şartsız kültüre ayrılması gibi. Türkiye’de kitle iletişim araçlarının bu konudaki olumlu örneklere daha çok yer vererek teşvik edici olması gereğine dikkat çekti. Korumada “insan” unsurunun da çok önemli olduğunu belirten Üçcan, “korumayı ekonomik gelişmeye entegre ederek”, “insan, insanın mutluluğu ve refah”ı bir arada tutmak gerektiğini söyledi.

Orman Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Eşref Girgin, Ormanların doğal ve kültürel korumada oynadığı rolün önemine değindi. Bakanlığının restorasyonlara öncelikli ahşap tahsisi konusunu hatırlattı.

ŞURKAV



Şanlıurfa Valisi Muzaffer Dilek, 70 civarında tarihi yapıyı restore ederek rekor kırmış. bulunan ŞURKAV (Şanlıurfa Kültür, Eğitim, Sanat ve Araştırma Vakfı ) çalışmalarından sözetti. “Küçük de olsa, İl Özel İdaresi bütçesinden restorasyonlara ayrılan paylarla büyük işler başarıldığı”nı söyleyen Dilek, kamu – yerel – sivil işbirliğine şimdi herzamankinden daha çok ihtiyaç olduğunu vurguladı ve TKB’nin bu bağlamda çok önemli bir itici güç olduğunu belirtti.


“Koruma sonuç değil, süreç olmalıdır”



Açış konuşmalarının sonuncusu İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen tarafından yapıldı. Bakan Yücelen, “yerelliğin önemini” vurgulayarak başladığı konuşmasında Türkiye’de bir dönüşümün başladığına işaret eden bir dizi ilginç mesaj verdi. Yücelen, “Şanlıurfa’nın ‘şanlı’ unvanını tarihinden aldığını, bu unvanı sürekli taşıyabilmek için, Urfa’nın bunu sağlayan ‘şanlı mirası’ sürekli koruyup, yarınlara aktarması gereğine de değindi. “İnisiyatif” ile “kapasite”nin bir arada olması gerektiği, bu yüzden “hukuken devredilebilecek ne kadar yetkisi varsa”, bu yılın sonuna kadar Türkiye’deki valilere devredeceğini, valilerin, belediye başkanlarının “şeffaf” olmalarının önemli olduğunu, bu yüzden bu zevâtın toplantılarını “halka açık” yapmalarında büyük yararlar gördüğünü, “yönetim kademelerinin de, artık, kendilerini çağdaş yönetim teknolojilerine uyarlamaları gerektiği”ni vurgulayan Bakan Yücelen’in son sözü, en güzeliydi: “Koruma sonuç değil, süreç olmalıdır” .


İçişleri Bakanlığı-Tarihi Kentler Birliği Toplantısı



Kısa bir çay molasından sonra, Bakan Yücelen ile TKB üyesi belediye başkanları ve Bakanlık yetkilileri bir araya gelerek bir bilgilendirme toplantısı yaptılar. Toplantı daha çok, bir türlü fırsat bulup da iletemedikleri sorun ve taleplerini, bu kez rahatça iletebilen belediye başkanlarına İçişleri Bakanı’nın “yol ve yöntemler göstermesi” biçiminde gerçekleşti...

Daha sonra Bakan Yücelen, tarihi mekânda yapılan bir törenle Vali Kemalettin Gazezoğlu Gençlik ve Kültür Merkezi’ni açtı ve Diyarbakır’a hareket etti...

PANEL: “KORUMA BİLİNCİ VE YAYGIN EĞİTİM”


TKB Danışma Kurulu ve ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen’in yönettiği ve katılımcı sayısının daha önceki oturumlara göre azalmasının altı çizilerek başlanan panelde Metin Sözen, “yeni eğitim” kavramına dikkat çekti. Prof. Sözen, şöyle konuştu:

“Asıl önemli olan, klasik eğitim gördüğü halde saygısızlık yapanı durdurabilmektir. Siz yerel yöneticiler bu insanların hergün birebir el sıkıştığı kişilersiniz. Ben eğitimin size dönük tarafını söylemeye çalışıyorum. Hergün kapısı çalınan bankadaki adam sizin kadar yüz görmüyor. Bakanlıktaki de görmüyor. Yerel yönetimdeki insan hergün yeni yüzler görüyor. Hergün sorun görüyor. Herşeyin anlatılatılabileceği tek kişi de sizsiniz. Herşeyi size söyleyebilirler. Söylüyorlardır herhalde. Hemşehrilerinizin size söylemedikleri, kapıdan çevrilmedikleri, aç mısın, saat kaç? demedikleri her gün ve saat, hatta gece yarısı telefonlarınzın çaldığını biliyorum. Demek ki gözle görülmeyen, sizin onlara karşı gündem olarak cevap verip, rahatlatmaya çalıştığınız bir eğitim sistemi var ortada. Görülmemiş, yazılmamış, milli eğitim programına girmemiş. Böyle bir eğitim sisteminde biz görünmeyen meseleleri sizin seçildikten sonraki el yordamıyla çabucak getirdiğiniz çözümlerin, alışkanlıklara cevap arayışlarınızın gerçek bir eğitim olduğuna inanıyoruz. Şimdi bu eğitimin planlanması, sizin sözlerinizin, halkınızı, hemşehrilerinizi ikna eder hale gelmesi önemli. Yokluğu beraber paylaşacağız hemşehrim. beraber Edirneli olacağız, siz de katlanacaksınız, ben de katlanacağım, beraber bu ülkenin yurttaşı olacağız ama ikimiz de budalalık yapmayacağız. İkimizin de yanlış yapmaya, yanlışı sürdürmeye şansımız yok. Gel bakalım. Sen bana ne diyorsun, ben sana ne diyorum? Sen ne benden anlıyorsun? Ben senden yurttaş olarak ne bekliyorum? Sen beni seçmişsin ama bırakıp beni gitmişsin, hemşehri gibi durmuyorsun. Gel beraber birşeyler yapalım, bir eğitim, bir beraberlik, bir kentsel eğitim ve beraberlik duygusu yaratalım. Şimdi buradan başladık, buradan kalkıp, ‘okul kitaplarını böyle yazmayın’ diye Milli Eğitim Bakanlığı’nın kapısını çalacağımıza inanıyorum. Oradan Orman Bakanlığı’na gideceğiz, diyeceğiz ki, ‘orman köylüsü ile olan ilişkilerde, köy muhtarı, oradaki korucu, merkezi hükümetin temsilcisi, oradaki en yakın ilçenin belediye başkanına, diyeceğiz ki, gelin yahu, bir başlık bulup içini dolduralım’. Yani hangi kademede olursa olsun böyle bir eğitim ağının içinden geçmemiz gerekiyor. Bu yeni bir konu, krizden sorna adamakıllı ortaya çıkmış, seçilmiş ve seçilenin beraberce bulması gereken, beraberçe çözüm bulması gereken bir durumdur. Krizden once halk size hesap soruyordu ama artık soramaz çünkü şimdi para hiç yok. ‘Hiç yok’u ‘yok’a, sonra da ‘var’a nasıl çevirmek lazım? İşte bunun hukuki alt yapısı da önemli...”


Kayhan Kavasoğlu, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürü

Kavasoğlu, toplantının önceki oturumlarında kültürel koruma konusunun “herkesin –tüm bakanlıkların- işi” olduğunun görülmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek söze başladı. Koruma konusunda yeni bir projeye başlanırken genellikle ileri sürülen “mevzuat eksikliği”nin varit olmadığını, bunu batılı uzmanların da doğruladığını ancak, uygulamada yanlışlıklar yapıldığını belirten Kavas, bunların aşılmasında TKB eliyle yapılan uygulamaların en büyük yol gösterici olacağını belirtti. “Doğru hazırlanmış ve doğru anlatılmış” projelere “kolayca” para bulunduğunu, ancak “ihtiyaçlar alt alta dizildiğinde paranın ilk beşe girmediğini” vurgulayan Kavas, “korunan kentlerin huzurlu ve suç oranı düşük” olduğuna da dikkat çekti ve şöyle devam etti: “Bu anlamda bu tür yapıların oluşmasında sadece teknik elemanların değil, uzak tutulmaması gereken her düzeydeki yönetici, sosyal bilimcilerin de önemli görevleri vat. Korunan kentler mimari değil, mahallenin geleneğinin, göreneğiin ve kültürünün de korunduğu kentler. Sadece bina korumak, ya da yapı stoğunu geliştirmek anlamında değil, gelenek ve görenekleri koruyarak, geliştirerek yarınlara aktarmak da bununla doğrudan orantılı. Dün Yalvaç Belediye Başkanı’nın anlatmış olduğu mahalle fırınlarının altında yatan gerekçe de o. Biribirini tanıyan, birbirinin örfünden adetinden haberdar olan insanların yarınlara doğru aktardığı mekânlar, hem daha huzurlu, hem daha rahat, hem yarına daha güven içinde bakıyor...”

Kavas bu bağlamda “mahalle bekçileri” ile “mahalle muhtarlığı” kurumlarını örnek vererek, her ikisinin de “Türk yönetim sisteminin dünyaya armağanı” olabilecek kadar “işlevsel ve insani” kurumlar olarak, “korunan kentlerin huzurunu ve güvenliğini artırdıklarının” altını çizdi. “Önemli olanın salt mekânı korumak değil, onunla birlikte, yaşamı, belleği bilinci, dolayısıyla kültürü korumaktır, bu da hayatın kendisinin bize emrettiği bir eğitim biçimidir” diyen Kavas, canlıların doğal ortamından uzaklaşmasının onlarda ruhsal bozukluklara yol açtığının kanıtlandığını, Türkiye’de 2050’lere kadar süreceği görülen iç göç oranı yüksekliğinin bu anlamda önemli bir handikap oluşturduğunu, bu nedenle bireysel ve kurumsal sorumluluklarımızın her zamankinden çok daha fazla olduğunu söyledi, “koruma”nın bu nedenle “salt mimari bir sorun” olmadığını tekrarladı....

Derviş Parlak, TKB Danışma Kurulu Üyesi, Avukat

Sunumunu “Hukuk Eğitiminde İmar ve Koruma” ele alan Parlak, yaygın ve örgün eğitimin “herşey” demek olmadığını, MS. 55 yılında Hieropolis’de doğan (Pamukkale) köle olarak doğan Epikletos’un öğrenmeye duyduğu merak sonucu Stoacı Rufus’tan aldığı eğitimle açıklayarak konuşmasına başladı. Hukuk Fakültelerinde imar hukukunun seçimlik bir ders olduğunu, koruma konusunda da hiçbir eğitim verilmediğini belirtti. “Kent tarihi”nin bir ders olarak liseden itibaren “okutulması”nın önemine değindi.

Oktay Ekinci, TKB Genel Danışmanı, Y.Mimar

TKB panellerinin “genel değerlendirme”sinin gelenek olarak Prof. Dr. Ruşen Keleş tarafından yapıldığını, ancak bu sefer önemli bir engeli olan Keleş yerine kendisinin değerlendirmeyi yapacağını belirten Ekinci, “eğitim” konulu bu toplantıda kaç kişinin olduğunu saydığını, hazır bulunan kişi sayısının toplam 80 kişi olmasının, eğitime önem verilmediğinin kanıtı olduğunu söyledi. TKB tarihinde bir toplantının konusunun ilk kez “eğitim” olduğunun da altını çizdi.

Ekinci, değerlendirmeye geçmeden önce, bazı kişisel saptamalarından da sözetti. Bu bağlamda, İstanbul’u anlatan bir ilköğretim ders kitabında Sultanbeyli için “modern bir kenttir” deyiminin kullanıldığını, bu tür “kentleşmeler”in yanlış olduğunu ve bunun ciddi bir soruna işaret ettiğini söyledi.

Ekinci, aynı gün Urfa’da bir konser vermeye hazırlanan İbrahim Tatlıses’in, Hasankeyf’i sular altında bırakacak baraj projesinin yapımına aday olan bir firmanın reklamını yapmak için geldiğini, yerel kültürün temsilcisi olduğu bilinen Tatlıses’i alkışlayacak halkın, aslında yerel kültürün yokolmasına; “Hasankeyf’in yutulmasını da alkışlayacağını” bunun da yanlış olduğunu vurguladı. Tatlıses’in “Urfa’da Oxford vardı da okumadık mı” lafını da hatırlatan Ekinci, “Urfa’da Oxford olmasa bile Oxford’da ders olarak okutulan alimlerin (8. yüzyılda atomu keşfeden Cabir bin Hayyam, 9. yüzyılda dünya ile ay arasındaki mesafeyi bugünküne en yakın hesabeden Sabit bin Kurra) bulunduğu üniversitenin; Harran Üniversitesi’nin Urfa’da olduğu”nu söyleyince sözleri alkışlarla kesildi...

“Asıl Harran’ın Oxford’lular için bir özlem olması gerektiği”ni söyleyen Ekinci, tarihe ve kültüre çok önem veren İngiltere ve batı dünyası ülkelerinin bugün “gelişmiş ülke” olmalarının tesadüf olmadığını, gelişmemişlerin yani tarihi kimliğini koruyamamış olanların “yoz-kültürün müzesi” olduklarını belirtti. “Bizim coğrafyamızın Yunus, Mevlana, Hacı Bektaş Veli gibi düşünürleri ‘insan’ın önemine dikkat çekerken, batıda ‘insan’ diyenin engizisyona gittiğini” bu konunun batıda ancak 18. yüzyılda Aydınlanma ile gündeme geldiğini, “bunu bildiğimiz halde bir türlü söylemediğimizi, bunun da bir kültür ve eğitim meselesi olduğu”na dikkat çekti. Anadolunun düşünce ve kültür zenginliği ile bugün öğretilenler arasındaki uçurumun bir sorun olduğunu, gözlemlenen kültür boşluğunun temelinde, kendi kültürümüze yabancı kalmaya iten “bugünkü milli eğitim müfredatı”nın da yattığını ileri süren Ekinci, Mevlana’nın “kendini bilmeyen bir alim, ne menem bir alimdir, olsa olsa malumat yığmış bir zalimdir” sözüne bir gönderme yaparak, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki eğitim yaklaşımını bozup, bugünkü duruma getirenlere ithaf etti...

Ekinci; “Etibank nerede? Sümerbank’ı ne yaptık? Bunlar Anadolu ile kucaklaşan mekânlardı” diyerek İstanbul’daki Askeri Müze’de gördüğü Atatürk’ün “Tarih bir ulusun nelere yetenekli olduğunu gösteren en doğru kılavuzdur” sözünü tekrarladı. Sabah oturumunda İçişleri Bakanı’nın “ister onarın ister müze yapın, yeter ki yoketmeyin” sözünün çok önemli olduğuna değinen Ekinci, yeteneklerin yokedilmemesi gerektiğini, bunun da eğitimle doğrudan ilgili bir konu olduğunu vurguladı.

Daha sonra “değerlendirme”ye geçen Ekinci, Kavas’ın “mahalle bekçisi” kavramına mahalle bekçileri ile ilgili çocukluk anılarını anlatarak, Parlak’ın hukuk konusundaki sunumuna da “imar spekülasyonuna dayalı bir sistemde tarihi yoketmek isteyenlerin zenginleşmekte olduğunu”, “bunun tersine çevrilmesini sonuçlandıracak bir hukuk eğitiminin ‘asıl’ olduğunu” söyleyerek yeni açılımlar getirdi.

PANEL'den sonra bir grup katılımcı Atatürk Barajı (GAP)'na, bir grup da Şanlıurfa Kent Gezisi'ne katıldı...
(Kent gezisi sırasında küçük bir kaza geçirerek geziden ayrılmak zorunda kalan ÇEKÜL Bursa Şubesi Bşk. Şaziye Sezgin'e buradan "geçmiş olsun" dileklerimiz ve sevgiyle...)


2002/05/29

 

Tarihi Kentler Birliği Şanlıurfa Buluşması-I


23-24-25 Mayıs 2002



Avniye Tansuğ
ÇEKÜL Vakfı



BİRİNCİ GÜN: 23 Mayıs 2002, Perşembe



23 Mayıs Perşembe sabahı Türkiye’nin dört bir yanından erken saatlerde yola çıkan Tarihi Kentler Birliği (TKB) üyesi belediye başkanları, merkezi yönetim, ÇEKÜL ve diğer sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri Şanlıurfa’da “buluştular”... D.S.İ Konukevi, Polis Evi, Öğretmen Evi gibi konaklama mekanlarına hızla yerleşildikten sonra, D.S.İ Konferans Salonu’nda toplantı TKB ve Bursa Büyük Şehir Belediyesi Başkanı Erdoğan Bilenser’in açış konuşması ile başlatıldı.


Önce ödentiler!



Bilenser, Türkiye’de kültürel korumacılığın “TKB öncesi ve sonrası” diye iki döneme ayrıldığını vurgulayarak başladığı konuşması sırasında, Birliğe üyelik taleplerinin giderek arttığını, ancak yalnızca üye olmanın yeterli olmayıp, başta ödentilerin düzgün ödenmesi olmak üzere, Temmuz’da Talas, Eylül’de Edirne’de yapılacak sonraki toplantılara kadar üyelerin yükümlülüklerini yerine getirmek için ciddi çaba sarfetmesi gereğine dikkat çekti.

“Türkiye’nin en demokratik tüzüğü”



Daha sonra (TKB Genel Danışmanı ve Birliğin yayın organı “Yerel Kimlik” dergisi editörü kimliği ile) söz alan Oktay Ekinci, Şanlıurfa Toplantısının genel başlığının “Eğitim”, birinci günün gündeminin ise “İç Eğitim” olduğunu belirterek, bir “belediyeler birliği” statüsündaki TKB’nin ayırdedici özelliklerini anlattı. Ekinci, halkın yönetiminin “yerel yönetim”, yerel yönetimin “kentin gerçek sahibi”, kentin kimliğinin “kültür” olduğunu vurgulayarak, “kültürler arası diyalogda siyaset olmadığını, bu nedenle kültürün demokrasinin güvencesi olduğuna” dikkat çekti. “Kendi kentlerinin kültürünü korumak yerel yönetimlerin birincil görevleri olmakla birlikte, bir insanlık mirası olarak onu savunma görevi merkezi yönetime ait olduğu için”, TKB’nın merkezi hükümetle işbirliği içinde olduğunu belirten Ekinci, aynı zamanda sivil toplum kuruluşları ile de yakın plan çalışmayı öngören TKB tüzüğünün, “Türkiye’nin en demokratik tüzüğü” olduğunu söyledi.

Daha sonra “iç eğitim” bağlamında, bazı belediyelerin çalışmalarından örnekler sunulduğu oturuma geçildi...

Yalvaç’tan Ahmed Arif’e katkı...



“Mültimedya”nın tüm olanaklarından yararlanılarak (tıkırtılı PowerPoint ses efektlerine bakılırsa muhtemelen Recep Esengil tarafından) hazırlanan
Yalvaç “Kültürel ve Doğal Değerlerin Korunması, Geliştirilmesi ve Turizmin Çeşitlendirilmesi” projesi, beklendiği üzere Yalvaç Belediye Başkanı Tekin Bayram tarafından değil de, Osman Aydın tarafından sunuldu. Yine de “sakin ve serin” kısa bir giriş konuşması yapan Bayram’a sonradan -daha önceki toplantılarda alışıldığı üzere,- “heyecanlı ve özendirici” üslubunu burada niçin terkettiğini sorduğumuzda “kendini övmek gibi anlaşılıyor, o yüzden” yanıtını verdi... TKB Ödüllü “Mahalle fırınlarının geliştirilmesi”nden hiç bahsedilmese de, “Pisidia Antiochia”nın öne çıkarıldığı bu sunum da oldukça etkileyici idi.

(Bu konunun arkaplanı için internette iki ilginç kaynak var: Biri 2000 Eylül’ünde Yalvaç’ta yapılan “Yerel Yönetimler ve Kültürel Kimlik” paneli: Bkz. mimarlarodasi.org.tr/bulten/b06/b4.html . Diğeri, “Psidia Antiochia” ile ilgili İngilizce bir tanıtım sitesi: Bkz. www.pisidian.com/ )

Sunumun ilginç yanlarından biri de Ahmed Arif’in “Anadolu” şiirine yer verilmesi ve son dizelere “Bir umudum sende Tarihi Kentler Birliği” eklentisinin yapılmasıydı:

ANADOLU

Beşikler vermişim Nuh'a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum ben,
Tanıyor musun ?

Utanırım,
Utanırım fıkaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak...
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?

Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım...
Görüyor musun ?

Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu'yu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri...
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?

Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.

Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?

(Bu arada bu şiiri, Hasankeyf’le ilgili bir yazısında benzer biçimde kullanan Celal Başlangıç’ın 1999’da Radikal’de yayınlanan yazısını da görmeden geçmemeli!: tıklayınız! )


”Sokak adlarından kent tarihine: Çanakkale”



Şanlıurfa’ya en geniş delege grubu ile katılan Çanakkale Belediye Başkanı İsmail Özay, son 1,5 yıl içinde yapılan koruma planında kentin üçte birinin SİT ilan edildiğini belirtirken, kent için “sivil tarih” oluşturmanın gereğine dikkat çekti ve bunun için sokak adlarından yola çıkıp, geliştirilen ilginç projeyi sundu. Bu sunumu da Çanakkale sivil inisiyatifi adına İsmail Erten hazırlamıştı... Güzel bir kitapta da derlenen çalışma katılımcıların takdirini kazandı...

Antalyalı aileler kendi tarihini yazıyor!



TKB Başkan Vekili ve Antalya Büyük Şehir Belediye Başkanı Dr. Bekir Kumbul, “Aile tarihlerinin Yazımı ve Yayımı Kampanyası”nı anlatırken, işe soyadı “Akıltopu” olan en eski Antalyalı’dan başladığını, batıda yaygın olan bu yöntemle, Türkiye içi de önemli bir sivil tarih kaynağı oluşturulabileceğini belirtti. Bu noktada, özellikle “restitüsyon” çalışmalarında aile fotoğraflarının önemi su yüzüne çıktı. Artık yerinde olmayan bazı yapıların, bazı aile fotoğraflarında mutlaka görüldüğü, bunun da yeniden yapım için hayati önem taşıdığının altı çizildi.

”Liselerde Kent Tarihi Konferansları”



İzmir’in sunduğu projenin başlığı böyle idi. Fikret Yılmaz ve Sabri Yetkin’in sundukları bu proje de genel başlığı “eğitim” olan toplantı formatıyla bir hayli örtüştü...

Birinci gün, öğle yemeğinin ardından, Tarihi Kentler Birliği Meclisi bir Toplantı yaptı. Daha sonra katılımcılar ilk şehir gezisine çıktılar...



HARRAN...


Antik Harran Kenti gezisi...



















Harran evleri



Harran genel



Harran genel



Harran...



Harran...



Harran Ulucami levha



Metin Sözen-Salih Seymen



İki Başkan...



Eski Harran Universitesi



Yeni Harran Universitesi'nin Kültür Evi



Fotoğraflar: Kerem Kırayoğlu- A. Tansuğ


2002/05/22

 

TARİHİ KENTLER BİRLİĞİ ŞANLIURFA BULUŞMASI



23-24-25 MAYIS 2002


TARİHİ KENTLER BİRLİĞİ
“YEREL KİMLİK” ÇALIŞMALARI

(Devlet Su İşleri Konferans Salonu/10.00-13.00)

10.00-10.30 10.00-10.30 Genel Bilgilendirme

Erdoğan BİLENSER
Tarihi Kentler Birliği Başkanı
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı

Oktay EKİNCİ
Yerel Kimlik Dergisi Editörü
Tarihi Kentler Birliği Genel Danışmanı

10.30-13.00 BELEDİYELERİN SUNUŞLARI
Yalvaç “Kültürel ve Doğal Değerlerin Korunması, Geliştirilmesi ve Turizmin Çeşitlendirilmesi Projesi”
Genel Sunuş : Osman AYDIN
Roma Kapısı : Fikri AKTAN

Çanakkale “Sokak Adlarından Kent Tarihinin Belgelenmesi”
Sunuş: İsmail ÖZAY – Çanakkale Belediye Başkanı
Sunuş: İsmail ERTEN – Sivil İnsiyatif

Antalya “Aile Tarihlerinin Yazımı ve Yayımı Kampanyası”
Sunuş: Danışma Kurulu / Dr. Bekir KUMBUL –Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı, Tarihi Kentler Birliği Başkan Vekili

İzmir “Liselerde Kent Tarihi Konferansları”
Sunuş: Fikret YILMAZ, Sabri YETKİN

13.00-14.00 Öğle Yemeği

TARİHİ KENTLER BİRLİĞİ
MECLİS TOPLANTISI

(Devlet Su İşleri Konferans Salonu / 14.00-16.00)

14.00-14.30 Açılış

Belgesel Film “Anadolu’da Ev ve İnsan (1)”
Yönetmen: Zeynel ELÇİOĞLU

14.30-16.00 MECLİS TOPLANTISI

16.15-19.00 ATATÜRK BARAJI SEYAHATİ

19.00 Akşam Yemeği



TARİHİ KENTLER BİRLİĞİ
ŞANLIURFA GÖRÜŞMELERİ

(İçişleri Bakanı Sayın Rüştü Kazım YÜCELEN’in katılımlarıyla)
(Devlet Su İşleri Konferans Salonu / 09.30-16.00)

09.30-11.00 Açılış/ Açılış Konuşmaları

Ahmet BAHÇIVAN
Şanlıurfa Belediye Başkanı

Erdoğan BİLENSER
Tarihi Kentler Birliği Başkanı
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı

Prof. Dr. Uğur BÜYÜKBURÇ
Harran Üniversitesi Rektörü

Nurettin YARDIMCI
Vakıflar Genel Müdürü

Eşref GİRGİN
Orman Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı

Fikret N. ÜÇCAN
Kültür Bakanlığı Müsteşarı

Muzaffer DİLEK
Şanlıurfa Valisi

Rüştü Kazım YÜCELEN
İçişleri Bakanı


11.00-11.15 Çay Arası


İÇİŞLERİ BAKANLIĞI-TARİHİ KENTLER BİRLİĞİ
ŞANLIURFA TOPLANTISI

(11.15-12.15)
İçişleri Bakanı Sn. Rüştü Kazım YÜCELEN ile Tarihi Kentler Birliği Belediye Başkanları ve Bakanlık Yetkilileriyle Bilgilendirme Toplantısı

12.30-13.30 Öğle Yemeği
13.45-14.45 Tarihi Mekandaki Vali Kemalettin Gazezoğlu Gençlik ve Kültür Merkezi açılış töreni ve slayt gösterisi

15.00-16.30 PANEL
“KORUMA BİLİNCİ VE YAYGIN EĞİTİM”

Yöneten: Prof. Dr. Metin SÖZEN
Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu Başkanı, ÇEKÜL Vakfı Başkanı

Konuşmacılar:

Kayhan KAVAS “Kültürel Miras ve Eğitim”
İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürü
TKB Danışma Kurulu Üyesi

Mithat KIRAYOĞLU “Sivil Toplum Kuruluşlarının Koruma Bilincindeki Rolü”
TKB Danışma Kurulu Üyesi

Derviş PARLAK “Hukuk Eğitiminde İmar ve Koruma”
TKB Danışma Kurulu Üyesi, Avukat

Genel Değerlendirme: Oktay EKİNCİ
TKB Genel Danışmanı, Y. Mimar

16.30-19.30 URFA KENT GEZİSİ (Yerel Organizasyon)

20.00 Akşam Yemeği





07.00 Şanlıurfa’dan Hareket

09.00-11.00 MARDİN/ Kahvaltı ve Gezi

11.00 Mardin’den Midyat’a Hareket

12.30-15.00 MİDYAT/ Yemek ve Gezi

15.00 Midyat’tan Hasankeyf’e Hareket

16.00-17.30 HASANKEYF Ziyareti

17.30 Hasankeyf’ten Diyarbakır’a Hareket

19.30-21.30 DİYARBAKIR’da Akşam Yemeği

Konaklamalar (Diyarbakır veya Şanlıurfa)



İletişim: İbrahim EMİROĞLU
Şanlıurfa Belediyesi
Özel Kalem Müdürü
Tel: (0414) 313 47 34

Nursu BÜYÜKHELVACIOĞLU
TKB İstanbul Sekreteryası
Tel: (0212) 249 64 64 Faks: (0212) 251 54 45

Ayşe KAYA
TKB Bursa Sekreteryası
Tel: (0224) 233 11 71 Faks: (0224) 234 77 58


Arşivler

03/01/2002 - 04/01/2002   05/01/2002 - 06/01/2002   07/01/2002 - 08/01/2002   09/01/2002 - 10/01/2002  

This page is powered by Blogger. Isn't yours?