TKB - Tarihi Kentler Birligi

The Association of the Historical Cities in Turkey

2002/03/25

 

TOKAT BULUŞMASI: 22-23-24 Mart 2002


Tarihi Kentler Birliği Tokat Buluşması katılanların zihninde ve yüreklerinde yine kolay kolay unutulmayacak izler bırakarak yaşandı...

21 Mart 2002- Kent Senatosu Brifingi



Tokat etkinliği aslında 21 Mart'ta Tokat Kent Senatosu'nun ÇEKÜL Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen'e verdiğidiger resimler icin tiklayiniz brifing ile başladı. Brifing'e Senato'nun Onur Kurulu üyeleri Tokat Valisi Mehmet Gündoğdu ve Belediye Başkanı Nizamettin Aydın da katıldılar.. (Kurulalı henüz 1,5 yıl olan Tokat Kent Senatosu'nun bu süre içindeki serüveni ve gerçekleştirdiği çalışmaların neler olduğunu görmek için lütfen Senato'nun web kütüğü'ne bakınız...) Başkan Dr. Şaban Dönmezoğlu, Başkan yardımcıları Av. Ufuk Petanoğlu ve Mak. Müh. Tamer Şaylan, Çekül Vakfı Gönüllü İl Temsilcisi ve İl Özel İdare Md. Yrd. Adnan Şahin, Tokat Belediye Başkan Yardımcısı Yunus Yılmaz, Kadın Platformu Başkanı ressam Hülya Erk, İkinci Başkan Tarım Müh. Şeyda Dönmezoğlu, Gençlik Platformu Başkanı Asım Kara etkinlikler ve projeler hakkında bilgi verirken, Tokat'a gelen NTV ekibi de sunumu görüntüledi.



Açılış



22 Mart 2002 sabahı Tokat 26 Haziran Ataturk Kultur Sarayi sahnesi...


22 Mart 2002 sabahı, 26 Haziran Atatürk Kültür Sarayı Türkiye'nin dört bir yanından gelen Tarihi Kentler Birliği üyesi Belediye başkanları, merkezi, yerel yönetim ve Çekül vakfı ile diğer sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, bilim insanları, gazeteciler ve Tokat halkı ile adeta "sarılmıştı"... Saygı duruşunu, -Türkiye'de belki de çok az yerde bu kadar "düzgün" söylenen bir- İstiklal Marşı izledi. Marş, Tokat etkinliklerinde, başından sonuna kadar etkin bir biçimde rol alan Gaziosmanpaşa Üniversitesi (GOP) öğrencilerinin oluşturduğu koro ve orkestra tarafından seslendirildi. Daha sonra sahneye Niksar Kızık Köyü halk oyunu ekibi çıktı. Onu, GOP halk oyunları ekibinin, "kadına saygı"yı simgeleyen bir gösterisi izledi. Üçüncü dans, çoğunun yaşını başını almış olmalarına rağmen hala üstün bir performans sergilediği; Kuyucak köyü kadın ve erkeklerinin "semah" gösterisi oldu. Daha sonra açılış konuşmalarına geçildi.


Tokat Belediye Başkanı Nizamettin Aydın, Tokat'ta 181 adet tescilli yapı olduğunu belirterek, bu yapıların tarih öncesinden başlayıp, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemlerinin eserleri olduğunu, Türk kültürünün bu kültürlerin tümününün bir sentezi olduğunu vurguladı.


GOP Rektörü, Prof. Dr. Mümtaz Turgut Topbaş, Tokat'ı çok sevdiklerini, ama "toprağın altının ve üstünün elden gittiğini", "1.sınıf arazilerin SİT alanı ilan edilmesinin olumlu olabileceğini" söyledi ve "turist artık denizden, kumdan, güneşten bıktı, başka şey arıyor, o başka şey de Tokat'ta var" dedi.


Daha sonra bir konuşma yapan Tarihi Kentler Birliği Başkan Vekili ve Antalya Belediye Başkanı Dr. Bekir Kumbul, Tarihi Kentler Birliği ile bir taraftan kültür mirası korunurken, bir taraftan da Türkiye'nin kimlikli bir ülke olarak gelecek dünyada yerini almasına yardımcı olduğunu belirtti. Dr. Kumbul, "Türkiye'nin Avrupa'ya kimlikli bir ülke olarak entegre olması gerekiyor. Ondan sonra dünyaya entegre olup, bu kimlikle diğerlerini de etkilemeye çalışmamız gerek" dedi. Korumacılığı bir virüse benzeten Kumbul, "Tarihi Kentler Birliği, Anadolu'yu tanıyan, onu baştan başa dolaşan bir virüstür, iyi bir virüstür, bu toplumun reçinesi, harcı olmuş bizi birleştirmiştir..."diye ekledi.


"Tokat, Bu Senin Hikayendir!" başlıklı belgeselin gösterilmesinden sonra kürsüye gelen Tokat Valisi Mehmet Gündoğdu, "Folklor oyunu ile tarihi canlandırabiliyorsunuz ama mimari mirası canlandırmak kolay değil" diyerek başladığı konuşmasında, Tokat Kent Senatosu'nun gerçek bir sivil toplum kuruluşu olarak yararlı olduğuna dikkat çekti. Vali Gündoğdu; "Bu film, Tokat'ın şu andaki durumunun bir özeti işte... Tokat'ın tarihi mirasının kurtarılması için 10 trilyon TL gerekiyor. Tarihi Kentler Birliği'nin işi, işi sistematize etmek. Kaynak kullanımında bize-İl Özel İdareleri'ne- yetki verilsin, 'Ankara'dan para gelecek' diye beklemek yerine, genişletilmiş saha hareketini başlatalım, 5 yılda işi bitiririz." dedi.


Sergi



Açılış konuşmalarından sonra, yine aynı yerde, Tokat coğrafyasında birbirine eklemlenen 5000 yıllık kültür mirasının yaşayan izlerinden derlenen Sergi gezildi.

Tarihi Eserler Proje Sergisi
Uygulamalı El Sanatları Sergisi
Sulusokak Hanlar Bölgesi Proje Sergisi
Sivil Mimaride Restorasyon Örnekleri Sergisi (Mimar Fikri AKTAN )
Doğal Güzellikler ve Nostalji Fotoğraf Sergisi

alt başlıklarından oluşan Sergi'de yer alan yazmacılar, çarıkçılar, bakırcılar, ebru ustaları, sepetçiler, yerel müzik aleti yapanlar, dokumacılar, halıcılar... el sanatçıları (Çin malı hazır bebeklere giydirilen yöresel elbiseli Tokat bebekleri, halk kültürünün de küreselleştiğine güzel bir örnek idi!) bir taraftan üretimde bulunurken, Kuyucak Köyü oyuncuları da oyunlarına devam ediyordu. Antakya Belediye Başkanı İris Şentürk, Tokat Valisi, Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu, Prof. Dr. Metin Sözen, Edirne Belediye Başkanı Cengiz Varnatopu, Antalya Belediye Başkanı Dr. Bekir Kumbul ve Niksar Kaymakamı bu oyuna katılmaktan kendilerini alamadılar.

Sergi'de ayrıca, Tokat'ta "Kültür Yolu" adı verilen parkur üzerinde bulunan ve onarılacak olan tarihi yapılardan bir kısmının rölöve ve restorasyon projeleri de görüşe açılmıştı. Sergilenen işler içinde 23 yaşındaki genç oymacı Mehmet Çakar'ın tahta işlemeleri büyük beğeni topladı. Kastamonu Vali Yardımcısı Feyzullah Özcan, bu genci becerilerini yeni usta adaylarıyla paylaşmak üzere Kastamonu'da kurulan el sanatları merkezine davet etti.

Paneller



Öğle yemeğinin ardından iki Panel yapıldı:

“SELÇUKLUDAN GÜNÜMÜZE AKAN UZUN YOL”

Oturum Başkanı: Prof. Dr. Metin SÖZEN, ÇEKÜL Vakfı Başkanı.
Konuşmacılar: Prof. Dr. Raci BADEMLİ, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi,
Mithat KIRAYOĞLU, ÇEKÜL Vakfı Başkan Vekili,
Prof. Dr. Oktay BELLİ, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi,
Avniye TANSUĞ, ÇEKÜL Vakfı İletişim Danışmanı, Hukukçu ve iletişim uzmanı
Prof. Dr. Kenan MORTAN, Dünya Gazetesi Yazarı,
Osman AROLAT, Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni.

ÇEKÜL Vakfı Başkanı, Tarihi Kentler Birliği Encümen Üyesi ve Danışmanı Prof. Dr. Metin Sözen, oturumu açarken şunları söyledi;

"Dün, Kent Senatosu toplantısından sonra düşündüm. Sistem oturmuş gibiydi. Sabahki konuşmalar ise 'biz farklı bir çizgi oluşturuyoruz' der gibiydi. Dikkat ettim, konuşmalarda 'teşekkür' yoktu. Bu da doğaldı, çünkü iş yapılıp, sahibine iade ediliyordu. 'Ben yaptım' anlayışı yoktu. İşte bu çok önemli. Yapılan yanlışları düzeltmek, doğruları yapabilmek için oturup düşünmek gerek. Yarım yüzyıl hem de devlet parasıyla bu yanlışı nasıl yaptık? diye sormak gerek. Değişme ve yeniden yapılanma olacaksa, bu değişimi doğru sağlamamız lazım. Büyük birleşmenin içinde küçük çıkarlar engel oluşturuyorsa, bu engelin kırılması gerekir. Üniversiteler açıp, 'gelin okuyun' diyoruz. Toprak ve kültür yoksa bu gençlerin geleceği adına zorluk var demektir."

Prof. Dr. Raci Bademli, 3 eksen etrafında konuşacağını belirtti. Bunlar "Kültür ve doğa varlıkları", "Zihniyet/bakış açısı değişikliği", "Yerellik ve evrensellik" idi. Bademli, "Kültür ve doğa varlıkları" konusunda yasalarımızda yer alan "taşınır / taşınmaz" ayrımına dikkat çekerek, kültürün hep "elle tutulur" bir şey; "fizik varlıklar" olarak algılandığını, oysa yaşamımızda "elle tutulamayan, kuşaktan kuşağa devredilerek, günümüze kadar gelen şeyler de olduğu"nu ve bunların ihmal edildiğini hatırlattı. Arkeologların, bir taşın üzerinde gördüklerinde heyecan duydukları bir çiğdem figürünün, aslında Hititler'in toplumsal yaşamındaki bir geleneğin simgesi olduğunu (ilk açan çiğdemden yapılan pilav ve söylenen türkü) örnek olarak veren Bademli, bu "elle tutulamayan kültür"ün "ilk ve son halkalarının oluşumu heyecan verici" olan bir "zincir"e benzediğini, genellikle kırılan son halkalarda "genetik bir sıkıntı" yaşandığını, belki de bütün bunların inceleneceği bir "kültür zinciri mühendisliği" disiplinine ihtiyaç olduğunu söyledi. Bademli, "Zihniyet/bakış açısı değişikliği" konusunda yapılması gereken köklü değişiklikleri ise şöyle özetledi: Korumaya gelişmenin engeli değil, önkoşulu olarak bakılması; kalkınmanın yerel kaynaklardan kaynaklanması; yönetimin aşağıdan yukarıya işlemesi; pasif yerine, aktif planlama, strateji planlamasının önemi. "Yerel olmadan evrensel olunamayacağı"nın altını çizen Bademli, tarihi yapıların onarımı için kaynak yaratılması konusunda da, sıkça başvurulan "yap-işlet-devret" çözümünün "yapının masrafını yapıdan çıkartılması" anlamına geldiğini, bunun da çeşitli yanlışlıklara yol açabildiğine dikkat çekti ve somut önerilerde de bulundu. Örneğin, her yeni inşaatta, oluşacak kentsel rantın bir bölümünün, "tarihe katkı payı" gibi bir formülle belediyeler tarafından alıkonması ve biriken paraların onarım fonuna aktarılması, Bademli'ye göre pratik çözümlerden biri olabilirdi. Prof. Dr. Raci Bademli'nin, aslında "Ankara tavşanı"ndan elde edilen dünyaca ünlü "angora" yününün, tekrar Ankara'da üretilmesi amacıyla gerçekleştirilmekte olan proje hakkında verdiği bilgiler de, izleyicilerin çok ilgisini çekti.

Prof. Dr. Oktay Belli, özetle şunları söyledi: "1932'den beri, arkeolojik kazılar ve yüzey araştırmaları yapıyoruz. Van'da kurduğumuz ve yabancı uzman arkeologların içinde olmadığı merkezde 35 yıl kazı yaptık. Genellikle Doğu Anadolu arkeolojisinde yabancı uzman yoktur zaten. Biz çalışmalarızı kendi olanaklarımızla sürdürdük ve bir kitapta topladık. Şimdi Türki cumhuriyetlerde de çalışmaya başladık. Ne var ki, Asyayı gördükten sonra Anadolu'yu çok daha iyi anladık. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Mısır uygarlığı, Akdeniz uygarlığı tekdüze uygarlıktır. Anadolu'nunki kadar çok renkli ve çok çeşitli bir uygarlık yoktur. Buna rağmen bu mirasa doğru biçimde sahip çıkılmadığı ortadadır. Örneğin ben Tokat'a gelirken "kalhana"ları (eski bakır atölyesi) göreceğim diye çok seviniyordum, ama bakıyorum ki pek kalmamış. Tarihi Kentler Birliği ile yerel yönetimler yeni bir Kuva-yı Milliye başlattılar. Kültür Kuva-yı Milliyesi!"

Avniye Tansuğ, AB'nin kurucusu Jean Monnet'nin, "Avrupa Birliği kültür arayan ekonomik bir yapıdır, yeniden başlayacak olsaydım, kültürle başlardım" sözünü hatırlatarak başladığı konuşmasında, ekonomik kaygılarla oluşturulduğu açık olmakla birlikte, "e-Avrupa" projesiyle yapılmaya çalışanın, bir taraftan da yeni okuryazarlık türleri bağlamında, "bilgi-okuryazarlığına geçiş" amaçlandığı için, bir "kültür devrimi" olduğuna değindi. Projeye kendi isteğiyle katılan Türkiye'nin, "e-Avrupa+" başlığı altındaki "e-Türkiye" için bir "seferberlik" gerektiğini söyleyen Tansuğ, Türkiye'nin kültür mirasının elektronik ortama taşınmasının gerek koruma, gerekse "içerik arayan" Avrupa için taşıdığı öneme dikkat çekti. Bilişim teknolojilerinin kaynak yaratmada sağladığı kolaylıklara dünyadan çeşitli örnekler veren Tansuğ, havza boyutundaki kültürel koruma kavramının, "Büyük düşün, küçük başla, hızla ölçeklendir" formülü ile ifade edilen "ekonomik havza" boyutuna ve "elektronik ağ ortamında" taşınabileceğini, bunun da kültürel koruma ve ekonomik kalkınmayı aynı anda mümkün kılacağını vurguladı. Tansuğ, gerçekten bilgi toplumu olabilmek için, öncelikle "internet'i snobe eden aydınlara" çok iş düştüğünü, onların "teknoloji özürlü olmayı sempatik göstermekten vazgeçip, bir an önce kendilerini ulaşılabilir kılmaları ve bildiklerini genç kuşaklarla paylaşmaları" gerektiğini vurguladı.

Prof. Dr. Kenan Mortan, İstanbul'da özellikle konserlerini çok beğendiği İş Sanat Kuleleri girişine bir "Kybele" heykeli eklenmesinin, kültürel süreklilik açısından olumlu bir seçim olduğunun altını çizerek başladığı konuşmasında, ÇEKÜL Vakfı'nın işlevlerine değindi. Mortan, "Çekül kim? Çekül gündem oluşturan. Adem-i merkezi oluşumun harekete geçirdiği gündemi oluşturan kurum. Zaten Drucker'ın da çok yeni bir tanımına göre, sivil toplum kuruluşunun görevi, kuru kuruya bilgi aktarmak değil, spesifik oluşumlara yol açmaktır" dedi. Prof. Mortan, Tansuğ'un önerdiği "ekonomik havza" kavramının, Türkiye'de zaten varolduğunu, örneğin DPT'nin Amasya, Çorum, Yozgat, Tokat ve Samsun'u içeren Yeşilırmak Havzası projesinin bu bağlamda planlandığını ancak projenin gerektiği gibi gelişemediğini belirtti.

Mithat Kırayoğlu, Tokat'ı içinde çeşitli kültürlerin buluşup, birbirleri içinde eridiği ve yeni bir bileşim oluşturduğu bir "kültür çanağı"na benzeterek, Tokat'a öncelikle gereken şeyin bir "kültürel kalkınma havza projesi" olduğunu belirtti. Tarihi Kentler Birliği'nin kuruluş öyküsü ile devam eden Kırayoğlu, Birliğin Avrupa Tarihi Kentler Birliği'nin de üyesi olduğunu ve üyeleri olan yönetimlere kültürel kalkınma bağlamında giderek artan ölçüde çözümler ürettiğini söyledi. "Ekonomik kalkınmayı başarırsak, olsa olsa Avrupa'nın taşaronu oluruz, ama tarihi mirası korursak, Avrupa'nın patronu oluruz" diyen Kırayoğlu, Tarihi Kentler Birliği'nin, Tokat'tan bir önceki Antakya Buluşması'nda belirlenen yapıların onarımı için 30 kişilik bir uzman ekibi oluşturduğunu, bu ekibin önümüzdeki günlerde Antakya'ya giderek ilk çalışmaları başlatacağını da açıkladı.

Osman Arolat, "Hattuşa'da çivi yazısını bilen az insan vardı" diye başladığı konuşmasında, Tokat'a gönderilen bir taş tableti yazan katibin, mesajını bitirdikten sonra alıcıya dipnot olarak eklediği "bizim öküzler ne oldu?" sorusuna gönderme yaparak, tarımın uygarlıkların gelişmesindeki rolüne dikkat çekti ve tıpkı Hattuşa'da çivi yazısını bilenin az olduğu gibi, günümüzün bilgi teknolojilerini de yaşama geçiren toplumların az olduğunu, ancak bu iki teknolojiye (tarım ve bilgi) dayalı bir dönemin geleceğini söyledi. "5000 yıllık kültürün gerçek bir mirasçısı olduğu çıplak gözle bile görülebilen Tokat"ın da konuya "havza mantığı" içinde yaklaşmasını öneren Arolat, yerel örgütlenmelerle çıkarılacak bir envanterle işe başlanmasının ve bilgiyi paylaşmanın önemini vurguladı. Arolat konuşmasını, "bilgi paylaşımının erdemi" üzerine yazdığı bir yazıdan sonra bir okurunun gönderdiği Konfiçyüs'e ait şu hikaye ile bitirdi: "Sen bana bir ekmek versen, ben sana bir ekmek versem, senin de benim de birer ekmeğimiz olur. Sen bana bir bilgi versen, ben sana bir bilgi versem, senin iki, benim de iki bilgimiz olur"!


“BUGÜNDEN GELECEĞE TARİHİ KENTLER BİRLİĞİ”

Oturum Başkanı: Dr. Bekir KUMBUL, Tarihi Kentler Birliği Başkan Yardımcısı, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı,
Dr. Nurettin YARDIMCI, Vakıflar Genel Müdürü (yerine Argun GÖREN),
Eşref GİRGİN, Orman Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı,
Kayhan KAVAS, Mahalli İdareler Genel Müdürü (yerine Bilal KARACA),
Mehmet Bakırcı, Turizm Bakanlığı Temsilcisi
İnş. Müh. Nizamettin AYDIN, Tokat Belediye Başkanı,
Cengiz VARNATOPU, Edirne Belediye Başkanı,
Naif ALİBEYOĞLU, Kars Belediye Başkanı,
Orhan SAY, Talas Belediye Başkanı

Dr. Bekir Kumbul'un yönettiği ikinci panelin ilk konuşmacısı Eşref Girgin, Tarihi Kentler Birliği'nin bir "aşk meselesi" olduğunu söyleyerek, "Orman Bakanlığının bu oluşumda ne işi var?" diye soranlara, "kültürün doğadan soyutlanamayacağı" yanıtını verdiklerini belirtti. Girgin, Türkiye'de "3500'ünün endemik (dünyada yalnız o bölgede yetişen) olduğu 10.000 bitki türü bulunduğu"nu belirterek, Orman Bakanlığının doğal zenginliklerden sorumlu olduğunu ve havza boyutunda korumadaki işlevlerini anlattı.

Bilal Karaca, Avrupa Kentsel Şartı'nın çağdaş Avrupa kültürünün oluşumu için "tarihi kent"i bir gerekirlik olarak kabul ettiğine dikkat çekerek, "zengin tarihi, taassup, hoşgörüsüzlük ve radikalizmi de törpüleyecek, ortak bilinç yaratacak bir birleştirici olarak görüyoruz" dedi. Yerel Yönetimler yasa tasarısı kesinleşirse, İl Özel İdarelerine bu bağlamda kamulaştırma yetkisi verileceğine de dikkat çekti.

Argun Gören, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün de Tarihi Kentler Birliği'nin destekçisi olduğunu belirtti.

Mehmet Bakırcı, "Eko Turizm Yılı" olarak ilan edilen 2002'de Turizm Bakanlığı'nın "İpek Yolu (İpek Yolu güzergahındaki han ve hamamların restorasyonu), taşıma kapasitelerinin değerlendirilmesi" gibi kültürel turizm ilintili projeler hakkında bilgi verdi. Bakırcı, şöyle devam etti: "10 trilyon TL. Turizm Bakanlığı'nın kültür turizmi için, 10 trilyon TL. da Kültür Bakanlığı'nın elinde bütçe var. Bu paralar belli bir kaynakta toplanmadığı için heba oluyor. Tüyü bitmemiş yetimin parası olan bu kaynaklar bir havuzda toplanmalı ve ehil eller tarafından harcanmalıdır."

Nizamettin Aydın, "Hoşgörünün en iyi göstergesi, tarihi ve kültürel değerlere saygıdır" diyerek Tokat'taki sayısı 180 dolayında olan tarihi eserleri tanıtan bir görsel sunum yaptı. Aydın, sunumunun son bölümünde 10.000 metrekare alan üzerinde, bir kısmı yer altında olmak üzere 3.000 metrekareye yakını kapalı alan olarak değerlendirilecek "Meydan Projesi"ni üç boyutlu ve hareketli olarak tanıttı.

Cengiz Varnatopu, Tokat Buluşması'na gelmeden önce Bulgaristan'da olduğunu, bu ziyaretinin nedeninin, üzerinden geçtiği ülkelerde "Evros- Mariç- Maritsa" diye anılan "Meriç Nehri ile bağlantı" dolayısıyla kurulan "Meriç Belediyeler Birliği" olduğunu açıkladı. AB'nin de bu tür "bölgesel ve sınır ötesi işbirlikleri"ni desteklediğini belirten Varnatopu, belediye ve valilik yardımlaşması ile, Meriç Köprüsü Karakol Binası, Tarihi Kaleiçi, Maarif caddesi binaları, 101 yıllık Belediye binası, eski Elektrik Fabrikası gibi yapıların restitüsyonuna başladıklarını belirtti. İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin arkeolojik kazılarının da sürmekte olduğunu söyleyen Varnatopu, Tarihi Kentler Birliği'nin koruma yasalarının bir an önce düzenlenmesi konusunda beklenen katkısına değinerek, Vakıflar'a ait yapıların çok "komik" paralarla kiralandığına dikkat çekti.

Naif Alibeyoğlu, Tokat Valiliği'nin açılışta gösterdiği filmi izlerken içinden "işte Kars da aynen bu durumda" diyerek hüzünlendiğini, bu yüzden, kaynağı kısıtlı yerel yöneticileri biraz da "romantik şövalyeler"e benzettiğini belirtti. Kars'ın gerek bütçe, gerek iklim koşullarından dolayı "zor durumda" olduğunu vurgulayan Alibeyoğlu'nun "batık bankaları kurtarmada olduğu gibi, aynı kararlılıkla kültür mirasını korusalardı; belki de bu ekonomik kriz olmazdı" sözleri, izleyicilerin hararetli alkışları ile karşılandı. Alibeyoğlu, tarihi eser sahibi bireylere, uzun vadeli ve faizsiz kredi verilmesini önerdi ve Kırayoğlu'nun "ekonomide olsak olsak taşaron oluruz" sözüne itiraz ederek, "kültür mirası doğru korunsa, değil Avrupa'nın, dünyanın birinci lig ülkesi oluruz" dedi. Bu konuda özveriyle katkıda bulunan ve sayısı çok az bulunan bireylere de "sahip çıkılması ve değerlerinin iyi bilinmesi" gerektiğini söyleyen Alibeyoğlu, Kars Belediyesi Encümeni'nde aldıkları karar gereğince Kars'a, Tarihi Kentler Birliği'nin kurulmasında ve yayılmasında büyük emekleri olan Prof. Dr. Metin Sözen ve Oktay Ekinci'nin heykellerini dikeceklerini açıkladı.

Orhan Say, 1999'da başladıkları işleri Tarihi Kentler Birliği'nden sonra hızlandırdıklarını belirterek, Talas'taki tarihi yapılardan eski Rüştiye Mektebi, Harman Meydanı Kır Kahvesi, Osmanlı yapısı cami onarımı işlerine Adanalı iş adamı Kemal Timuçin'in de maddi destek verdiğini, sırada Kültür Merkezi olarak hizmete sokulacak 1000 metrarelik konağın restorasyonunun olduğunu söyledi. Say, Tarihi Kentler Birliği üyelerinin, Birliğin nimetlerinden yararlandığı gibi, ödentilerini de düzgün olarak ödemeleri gerektiğine dikkat çekti. Mayıs ayındaki Urfa Buluşması'ndan sonra sıranın kendilerine geldiğini balirten Say, herkesi 19-20-21 Temmuz'da yapılacak talas Buluşması'na davet etti. Say, yerel yöneticilerin bulundukları yerlerdeki vatandaşları kültürel koruma konusunda bilinçlendirmek için okullarda kültür dersleri, sokaklarda "bill-board", afiş, pankart ve benzeri tüm iletişim araçlarından yararlanabileceklerini ileri sürdü.


"Yeşilırmak Tarihi Kentler Güçbirliği" önerisi...

Panel biterken söz isteyen Prof. Dr. Raci Bademli, birinci oturumundaki yeni kaynak yaratma önerisini tekrarlayarak, "Tıpkı 'Otopark Yönetmeliği' gibi bir 'Tarihi Eser Koruma Yönetmeliği' çıkaralım ve havza düzeyinde yeniden örgütlenelim ve bu toplantı niçin bir 'Yeşilırmak Tarihi Kentler Güçbirliği'nin başlangıcı olmasın?" dedi...
plaket

İkinci Panel'in sonunda Tokat Valisi Mehmet Gündoğdu, "Tarihi Kentler Birliği'nin korumaya ivme kazandırdığını açıkça görüyoruz. Fakat yine de, Ankara'da bütçe yapılırken, 15 büyük şehrin dışındakilere de doğru dürüst bütçe ayrılması şart" dedi. Vali daha sonra katılımcılara üzerinde Tokat'ın tarihi yapılarından örneklerin resmedildiği birer teşekkür plaketi armağan etti.




23 Mart 2002 - Tokat Gezisi





23 Mart Cumartesi günü, önce Tokat'taki tarihi eserlerden bazıları gezildi. , sonra G.O.P. Üniversitesi Taşlıçiftlik Kampüsü'ndeki "Sivil Mimarlık Örnekleri Fotoğraf Sergisi" gezildi. Nurettin İmre tarafından hazırlanan sergi 1984'den günümüze Tokat'tan kesitler içeriyordu. Öğle yemeği üniversite kampüsünde yendi. Öğleden sonra Tokat'ın dünyaca ünlü Ballıca Mağarası ziyaret edildi ve Birlik üyeleri akşam Öğretmen Evi'ndeki yemekten sonra bir "gece brifingine" katılarak, burada önümüzdeki günlerde yayınlanacak olan Tokat Bildirgesi'ne esas oluşturacak kararları aldılar...

Tokat kararları...



Tokat'ta yapılacak işler önce "uzun ve kısa vadeli" olarak gruplandı. Uzun vadede, "elektronik ağ ortamında ve havza boyutunda örgütlenme" hedeflenirken, kısa vadede de, öncelikle onarılacak tarihi yapıların ve kent dokularının hangileri olacağı saptandı. Bunlar da kendi içinde, "Vakıflar'dan onarımı devralınacak olanlar", "Onarımını Vakıflar'ın sürdürdüğü ve izlenecek olanlar" ve terkedilen bir kısım bağ evleri dahil "Sivil Mimarlık Örnekleri" olarak üç alt başlıkta gruplandı. Bu kararlar alınırken hararetli tartışmalar yapıldı. Tartışılan konulardan bir de "Gök Medrese"ye ne gibi bir işlev verileceği idi. Öneriler içinden "Kent Belleği - Kent Müzesi", hayli taraftar topladı. Toplantıda hazır bulunan (Dimes sahiplerinden) Tokatlı Orhan Diren, bir binanın -belki de bir aile müzesi olmak üzere- onarımını üstlenebileceklerini söyledi. Tokat Valisi Gündoğdu'nun, Tokatlı'lar tarafından artık "şıngıllı türbe" diye adlandırılan, üzeri alaturka kiremit yerine ithal bir çatı malzemesi ile kaplanan türbe onarımını eleştirmesi ve restorasyon ihalelerine "olur olmaz herkesin girmemesi gerektiğine" dikkat çekmesi üzerine Prof. Dr. Metin Sözen, "Selçuklu yalın yaşamıştır, Osmanlı ondan ders almıştır, geçmişteki büyüklükleri yaşatmak, ancak görgülü olmakla mümkündür" diyerek, her belediyeye bir "Kültür yolu" uyarlanacağını, Tokat'a da onarımlar için taş ustası getirileceğini belirtti.


24 Mart 2002 - Niksar Gezisi ve Genişletilmiş Encümen Toplantısı



24 Mart pazar sabahı Niksar'a doğru harekete geçildi. Danişmentli'ler başkentlik yapan, hem doğal hem tarihi miras açısından "şanslı" bir coğrafya olan Niksar, Tarihi Kentler Birliği'ne henüz üye olmamakla birlikte, "koruma" konusundaki kararlı tutumu ile Birliğe başvurusunu yapmıştı. Kafile, Niksar'a hakim bir tepede halk oyunları grubu genç kızlar ve Belediye Başkanı Ahmet Duran Ünverdi, Kaymakam Mustafa Yaman, yerel ve sivil Niksar'lılar tarafından davul zurna ile karşılandı. Niksar karsilamasi

İlçenin tarih öğretmeni tarafından yapılan kısa ve net bir Niksar tarihçesinden sonra ilçeye hareket edildi ve buradaki tarihi eserlerden Çöreği Büyük Camii ve çeşmesi, Yılanlı Köprü, Arasta, Eski Hükümet Konağı, Ulucami, Yağbasan Medresesi, Çavuşoğlu Konağı ...gezildi. Niksar'dan önce büyük ölçüde tarihi evini korumuş olan Beypazarı'nda görev yapan Kaymakam Mustafa Yaman, Beypazarı deneyimlerini Niksar'a uygulamaya kararlı idi.



Eski Hukumet Konagi Eski Hükümet Konağı Coregi Buyuk CamiiÇöreği Büyük Camii MedreseMedrese Çavuşoglu KonağıÇavuşoğlu Konağı Restore edilmiş konakRestore edilmiş konak




Çamiçi yaylasında yöreye has özgün canlı müzik eşliğinde yenen öğle yemeğinin ardından yapılan genişletilmiş Encümen Toplantısı'nda kentlerine dönmemiş olan Tarihi Kentler Birliği üyesi Edirne, Ağırnas, Hasankeyf, Osmaeli, Divriği, Hattuşa (Boğazkale) belediye başkanları Tokat Buluşması izlenimlerini ve geleceğe dönük dileklerini dile getirdiler.

Ağırnas Belediye Başkanı, "Tarihi Kentler Birliği iyi ki kurulmuş, Mimar Sinan 514 yıl önce öldü, onun şehrine bu kadar yıl birşey yapılmadı, şimdi 650 milyarlık keşiften, 120 milyarlık proje bedava yapıldı. Ağırnas 45 yıllık bir belediye, bu kadar yıl hiç birşey yapılmazken şimdi, Tarihi Kentler Birliği sayesinde yatırım başladı. Sonuçta tarihin okunarak öğrenilen birşey olmadığını farkettik" dedi.

Niksar Belediye Başkanı Ünverdi; Niksar halkının Tarihi Kentler Birliği'nin bu ziyaretinin anlamını çok iyi anladığını belirtti. Doğal çevre ve temizlik konusuna çok önem verdiklerini söyleyen Başkan, tarihi eserlerin korunması konusunda "uzman" olmadıkları için çok tedirginlik duyduklarını, buna rağmen, Danişmetliler'e başkentlik eden bu ilçede Yağbasan Medresesi çevresi dahil, buldukları ve tarihi eserlere ait olabileceğini düşündükleri her türlü taşı bir araya toplayıp, koruma altına aldıklarını, kendi su kaynağından beslenen çeşmeleri aynı kaynaktan su vermeye devam edecek biçimde onardıklarını, üç kez Danişmentliler tarihi konusunda "Bilgi Şöleni" adı altında yarışma düzenlediklerini, Araştırmacı Kamil Şahin ile "Danişmentliler Döneminde Niksar" ve Yrd. Doç. Dr. Necati Demir ile "Danişmentname" başlıklı iki kitap yayınladıklarını ve bir üçüncüsünün ("Niksar'daki Vakıf Eserleri") baskıda olduğunu anlattı...

Tokat Belediye Başkanı, "Üç gün boyunca duygu ve bilgi yüklendik. Konuklarımız güneşi görüp, 'ay güzelmiş', ayı görüp, 'güneş bulutluymuş' diyenlerden değil. Tasavvuf felsefesinde bir söz vardır; 'Allah gizli bir hazine idi, bilinmek için kullarını yarattı'... Demek ki bilinmek bir ihtiyaç. Biz de 'Tokat bilinsin' istedik. Dostlarımız geldiler. Dün akşam onlara onarım ve bakım sözü verirken düşündüm de, onlar bizden daha mı çok Tokatlı'ydılar? Onlara içimizden geldiği gibi ilgi, iltifat, ikram yaptık. Ama insan ne yaparsa kendisi için yapar, Allah razı olsun." dedi.

Son olarak konuşan Prof. Dr. Metin Sözen de, "Çok konuşmak değil, ne konuşulduğu önemlidir. Herhalde en doğru cümle, merkezi hükümetin bize ne yapacağı değil, bizim ne yapacağımıza doğru karar vermemiz hakkında olanıdır" diyerek, Niksarlı'lara ve Tokatlı'lara, organizasyonda emeği geçen Tokat Kent Senatosu ve Çekül temsilcilerine, evsahibi Tokat Belediyesi ve Valiliği'ne teşekkür etti...


Çamici Yaylası


Ayvaz Belediye Parkı'nın kapısında son bir kere daha vedalaşılırken, Tarihi Kentler Birliği'nin yarattığı, her türlü küçük çıkar, dar siyaset ve bencillikten uzak, iletişim ve işbirliği ortamının birleştiriciliği bir kez daha algılanıyor, Tokat Buluşması'nın ardından Mayıs'ta Şanlı Urfa'ya randevu veriliyordu...


ÇEKÜL Vakfı Çorum Temsilcisi Sönmez Yanardağ'ın kamerasından Tokat İzlenimleri:

Cocuklar ve duvar Kilitli kapi post ve kafesOrijinal boyutlar icin burayı tıklayınız!


ÖZÜR DİLEME: Bugün 8 Nisan 2002. Yukarıda Kerem Kırayoğlu'nun kamerasından saptanan Tokat Buluşması görüntülerinin yüklü olduğu "MSN Communities"de, bağlantılar teknik bir nedenden dolayı şu sıra kesilmiş olup, aynı fotoğraflar en kısa zamanda ulaşılabilir kılınacaktır. Bunun için ziyaretçilerden özür diliyoruz...






 

Unutulamayacak bir "Buluşma":



Antakya Bulusmasi-Pankart

Tarihi Kentler Birliği Antakya Toplantısı- 26-27 Ocak 2002



Toplantı acilisi

Tarihi Kentler Birliği'nin Hatay Valiliği ve Antakya Belediyesi evsahipliğinde, "Antakya Buluşması" başlığı altında, 26 ve 27 Ocak 2002 tarihleri arasında düzenlediği, İç İşleri Bakanlığı Bakan, Müsteşar ve yöneticileri, merkezi ve yerel yönetimlerin yöneticileri, bilim insanları, sivil toplum kuruluşları ve Antakya halkının katıldığı toplantı başarıyla gerçekleştirildi. Program aşağıdaki gibiydi:





26 Ocak 2002 – CUMARTESİ





10.00 Saygı Duruşu

İstiklal Marşı

10.10 Açılış Konuşmaları

İris Şengül ŞENTÜRK, Antakya Belediye Başkanı

Erdoğan BİLENSER, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı ve Tarihi Kentler Birliği Başkanı

Zeki ŞANAL, Hatay Valisi

Muzaffer ECEMİŞ, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı

Rüştü Kazım YÜCELEN, İçişleri Bakanı (İç İşleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen ve Hatay Valisi Zeki Şanal'ın yaptıkları açılış konuşmalarının tam metinleri Antakya Rehberi 'nde yayında !)



10.45 “Örnek Koruma Projeleri ve Uygulamaları Teşvik Ödülleri” Töreni Odul Toreninden sonra...

11.15 “ Tarihi Kentler Birliği’nin 2002 Yılı Hedefleri”

Yöneten: Erdoğan BİLENSER

Konuşmacılar: Prof. Dr. Metin SÖZEN, ÇEKÜL Vakfı Başkanı



13.00 Ara

14.30 Panel: “ANTAKYA’DA KORUMA ÖNCELİKLİ İMAR VE PLANLAMA HEDEFLERİ”



Tema: Antakya’da; kentin tarihsel merkezinin yaşatılmasını ve kültürel dokusunun korunmasını esas alan; ayrıca Asi Nehri havzası ve kent/ova ilişkilerinin dengeli kurulmasını hedefleyen ve Antakya kentsel yerleşme-gelişme alanındaki Merkez ve diğer belde belediyeleri arasında bu ilkeleri gözeten bir imar uyumunu sağlayacak planlama bütünselliğinin sağlanması için ilke, yöntem ve çalışma aksları.



Yöneten : Prof. Dr. Metin SÖZEN



Panel Gerekçesinin Sunuşu: Oktay EKİNCİ



Konuşmacılar:







17.30 Çay Molası



18.00 Forum – Tartışma



Yöneten: Fikret TOKSÖZ – M.B.B. Gn.Skr. ve Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu Üyesi (Katılamadı)



Genel Değerlendirme: Prof. Dr. Ruşen KELEŞ - Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ruşen Keleş, genel degerlendirmeyi yapiyor









"OTOBÜS-FORUM"





Tarihi Kentler Birliği’nin “Antakya Buluşması” ile ilgili bu haberimiz, sondan başa doğru gelişiyor! Antakya’da 26 Ocak Cumartesi günü yapılan toplantının ardından Harbiye, Boğaziçi tesisinde neşeli bir akşam yaşandı. Amatör müzisyenlerden oluşan belediye korosu, başarılı bir konser verdi, halk oyunları oynandı. Ertesi gün, eski Antakya’nın “Kültür Parkuru”nda hızlı bir tur yapıldı. Farklı dinlere ait yapıların “biraradalığı” görüldü.


Grup toplu halde



Uydukent’te yenen nefis Antakya yemeklerinin (hele içinde künefe peyniri bulunan irmik helvası olağanüstüydü) ardından, herkes kendi kentine doğru yola çıktı. Yola çıkılmadan önce eşleriyle birlikte grubu uğurlayan, sıcakkanlı evsahipleri Hatay Valisi Zeki Şanal ve Antakya Belediye Başkanı İris Şentürk ve bu başarılı organizasyonda rol alan tüm Antakya ekibi üyeleri ile teker teker vedalaşıldı. İstanbul’a uçakla gideceklerin, Adana Havalanına gitmek için bindikleri otobüste ise toplantı devam ediyordu. Aşağıda bu konu ile ilgili olarak tutulan notları sunuyoruz.





Tarih:27 Ocak 2002, Pazar öğleden sonrası


Yer: Otobüs


Güzergah: Antakya-Adana





Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu üyesi ve TMMOB Başkanı Oktay Ekinci:




“Kurulduğumuzdan bugüne kadar geçirdiğimiz sürede tüm toplantılar ve etkinlikleri olabildiği kadar somutlaştırmak ve berraklaştırmak için, her ortamı değerlendiriyoruz. Dolayısıyla, şimdi Antakya’dan Adana’ya kadar katedeceğimiz yolda “Antakya Buluşması”nı değerlendireceğiz. Söyleyecekleriniz, hem “Yerel Kimlik” dergimizde, hem de elektronik ortamda yayınlanacaktır. Şimdi izninizle, ilk değerlendirmeyi, dünkü toplantının genel değerlendirmesini yapan Sayın Ruşen Keleş’ten isteyelim, sonra sırayla herkes lütfen mikrofona gelsin”...




Prof. Dr. Ruşen Keleş - TKB Danışma Kurulu Üyesi


Dünkü değerlendirmem kişisel bir değerlendirme değildi. Antakya Buluşması’nın gerçek katkısı ne olmuştur? Konuya gerek mahalli, gerek merkezi idarenin büyük ilgisi var. Büyük ilgi amaç açısından yeterli mi? Değil. Mahalli ve merkezi idareyi etkileyen bazı faktörler var. Bunları aşmalarına nasıl yardım edilir, bu önemli. Bence bunun için konuyu kısa, orta ve uzun vadeli ele almalı. Kısa vadede bazı evlerin, yapıların, sokakların, kısaca bazı doku parçalarının restorasyonu ile işe başlanabilir.



Erdoğan Bilensel- TKB Başkanı, Bursa Büyük Şehir Belediyesi Başkanı




Doğrusu bu sabahki Encümen Toplantısı’nın yerine bu geziyi düzenlemekle çok iyi ettik. Yoksa olumsuz izlenimlerle ayrılacaktık. Bu sabahki geziden sonra Antakya’nın birçok özelliğini koruduğunu gördük ve çok olumlu izlenimlerle ayrılıyoruz. Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı’nın yerel yönetimler ve imar ile ilgili bölümlerini ise Encümen Toplantısı’nda konuşmamız gerekiyor.



İbrahim Uslu- Tokat Belediyesi Proje Md.




Dünkü toplantıda korumacılığın bir “virüs” gibi yayıldığından sözedildi. O virüsün hepimize geçmesi dileğiyle hepinizi Tokat’a bekliyorum. Ayrıca Tarihi Kentler Birliği’nin uygulamacılara eğitim olanağı sağlamasını diliyorum. Çünkü, seçilenler değişir, uygulamacılar kalır.



Derviş Parlak, TKB Danışma Kurulu Üyesi




Bu toplantı olmasaydı, Antakya’nın eski meclis binasının kamulaştırılması ve restorasyonlar konusu böylesine ivme kazanamazdı. Belde belediyeleri meselesi ise daha uzun zaman tartışılacak...



Prof. Dr. Zekai Görgülü, TKB Danışma Kurulu Üyesi


Tarihi Kentler Birliği, sinerji yaratıyor. İletişimi kurumsallaştırıyor. Şu anda uygulayıcı kurumlarla çok içiçe. Bundan sonra, “teori ve pratik”in daha çok birarada tutlması iyi olacak. Ancak, bunun için tartışma konularının Encümen’de ve Danışma Kurulu’nda bu tür toplantılardan daha önce masaya yatırılması gerek.



Prof. Dr. Haluk Abbasoğlu - TKB Danışma Kurulu Üyesi


Organizasyon çok iyi idi. Belediye ile vilayet arasındaki uyum, iyi sonuçlar doğuracağa benzer. Üniversite biraz dışarıda kalmıştı.



Prof. Dr. Ülkü Azrak - TKB Danışma Kurulu Üyesi


Uygulamacıların bakış açılarını görmek ilginç idi.



Kayhan Kavas- TKB Danışma Kurulu Üyesi, İç İşleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Md.


Tarihi Kentler Birliği olarak bugüne kadar hep değerlerimizi koruduk. Bunların başında, her gidilen yerde, toplantının ardından restorasyon için iskeleler kurulması gelir. Antakya Buluşması’nın ardından da bunun gerçekleşmesi çok önemli. Bu Birliğin uygulamaya verdiği değerin bir göstergesidir. Ayrıca, Üniversite’nin dışta kalması çok büyük bir açıktı.



Naif Alibeyoğlu, Kars Belediye Başkanı


Tarihi Kentler Birliği muhteşem bir birlik. Ancak, Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı’nın kesinleşmeden önce iyi değerlendirilmesi gibi konularda somut yararlar sağlamalı. Yoksa bu birlik çözülür. Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı nüfusu esas almış. Oysa Kars’ın gece ve gündüz nüfusu farklı...



En az kaynak alan bir kentin temsilcisi olarak sorunlarım büyük. Kars ile Antakya arasında 60 derecelik bir fark var. Biz –41, Antakya; 20 derece. Burada yeni yapılan bir yol yıllarca dayanır. Kars’ta soğuk ve buzlanmalardan ötürü 1 yıl. Su sorunumuz var. Kars bir “ahır-kent.” Büyük baş bir hayvan 10 insanın içtiği suyu içiyor. Bir de hayvansal atıklar da var. Hayvancılık ölüyor. Ticaret yok. İşsizlik çok. Göç var. Gidip büyük şehirlerin başına bela oluyorlar. İnsanlara kendi yaşadıkları yerlerde mutluluk yaratmayı düşünen yok. Biz seçilmiş belediye başkanları aynı bizim gibi seçilmiş bakanların kapısında para dileniyoruz. Milletvekilleri biz belediye başknalarının güçlü olmasını istemiyorlar. Ayda 100 milyar lira gelirimiz var. Buna karşılık 300 milyar maaşlar tutuyor ve daha hizmet götürülecek sorunlar var. Bizden önceki başkan 8 ay maaş ödememiş. 10 milyon dolar borçla devraldık belediyeyi. Dışarıdan başkanlık iyi bir konum gibi duruyor ama inanın ben şimdi daha çok “köle” oldum...





Adnan Genç, Demre Belediye Başkanı, Antalya


Ben, her toplantı dönüşü bir iki müteahhit bulup, bir iki onarım yaptırıyorum. Devlete daha hiç gitmedim. Kimseden de hiçbirşey beklemiyorum. Böylesi daha iyi.



İbrahim Bostanlı, Hattuşa-Boğazkale Belediye Başkanı, Çorum




Tarihi Kentler Birliği’nin kuruluş toplantısından sonrakilere katılamadım. Bizim Hattuşa İsa’dan önceki 2000’li yıllarda Hitit imparatorluğunun başkenti imiş. 1 asırdır kazı yapılıyor ve hala 3 asır daha kazı yapılabilecek malzeme var. Bizim ilçe olmamız, Evren Paşa’nın Cumhurbaşkanlığı zamanına rastlar. Yurtdışında farklı ülkelerde kendisine Hattuşa ile sorular sorulması üzerine bizi ziyarete gelip, sonra da ilçe olmamıza vesile olmuştur. 1999’da küçük bir ofis, bir masa bir telefon ve bir faksla devraldık belediyeyi devraldık. Tarihi Kentler Birliği tavsiye kararları ile bizim turizm potansiyelimizi doğru değerlendirmememize yardımcı olabilir. Ayrıca Tarihi Kentler Birliği üyelerinin bulunduğu yörelere kültürel turlar düzenleyebilirse çok iyi olur.





Mithat Kırayoğlu, TKB Danışma Kurulu Üyesi, ÇEKÜL Vakfı Başkan Vekili


Türkiye bayağı kesirler ülkesi. Kesirler toplanmaz. Toplamak için ortak payda bulmanız gerek. Ortak payda da bu ülkede bir türlü bulunmaz. Ama Tarihi Kentler Birliği’nde bu kolaydır. Biz burada bazı kesimleri ortak paydalarda -kültürel miras- bir araya getirebiliyoruz. Kimler onlar? Merkezi yönetim, Yerel yönetim, Bilim adamları, sivil toplum kuruluşları... Şimdi bir tepe noktasındayız. Artık hızı düşürmemek için vites değiştirmemiz gerekiyor. O vites değişikliği de “somut ürünler”e yönelmektir...



Hasan Özgen- Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu Üyesi, ÇEKÜL Vakfı Yüksek Danışma Kurulu Üyesi


Belediye başkanları nasıl daha katılımcı olur? Sorunlar kadar deneyler de paylaşılmalı. Belki asıl toplantılar yapılırken, bir takım alt çalışma grupları oluşturulabilir. Ayrıca artık Tarihi Kentler Birliği toplantı formatında salt mimarlık değil, daha spesifik disiplinlere ihtiyaç var.



Mehmet Ata Tansuğ, ÇEKÜL Vakfı Yüksek Danışma Kurulu Üyesi


Antakya sorunlu bir şehir. Bir taraftan “büyük şehir” olamamış fakat bir “abla-ağabey şehir” gibi bazı sorumlulukları sırtlanıyor. Tarihi Kentler Birliği’nin Antakya’ya ne katacağına bu açıdan da bakmak gerek. Bu kentte bu çerçevede yapılan üçüncü toplantı bu. Şimdiye kadar herhangi bir sivil mimari yapısının yenilenmesi bağlamında yenileme örneği verilmemiş. Bunun mali zorluklardan kaynaklandığı sanılmakta, oysa sorun öncülük yapılacak noktanın seçilmesi ve harekete geçilmesinde. Yoksa Antakya çaresiz şehir değil.



Nurettin Çermeroğlu, Adana Büyük Şehir Belediyesi, Kültür Danışmanı




Hattuşa ile Adana akrabadır. İpek konusunda. İlk kez milattan sonra 325’te İmparator Jüstinyanus Adana’nın pamuk konusunda bir cennet olduğunu farketmiş. İpek ise o zamana kadar yalnız Çin’liler tarafından sırları korunan bir dokuma türü imiş. Jüstinyanus, İran’dan ikna kabiliyeti yüksek bir grubu görevlendirmiş ve Çin’e göndermiş. İranlı’lar, Çinli, rahiplerden ipeğin sırrını öğrenip, kozaları da alıp Adana’ya getirmişler ve ipekçilik böylece Anadolu’ya gelmiş. Böylesi birikimler kültürel turizm projeleri açısından girdi oluşturmalıdır.



Saniye Öz, Tarihi Kentler Birliği Genel Sekreteri, Bursa Büyük Şehir Belediyesi Etüd Proje Daire Başkanı


Tarihi Kentler Birliği ile çok ilginç kazanımlar sağlanıyor. Örneğin bizim “Tarihi Çevre Koruma Yenileme Proje Müdürlüğü”müz var. Bu birim yalnız İstanbul ve Bursa’da vardı. Tarihi Kentler Birliği’nden sonra yayılmaya başladı. Mesela “Tarihi Çevre Bürosu” kuran belediyeler var şimdi. Biz, “Osmanlı Tarihi Kültür Yolları” projesini ilk kez Tarihi Kentler Birliği’nden sonra düşünmeye başladık. Bu proje, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin de Tarihi Kentler Birliği’ne katılmayı düşünmesine yol açtı. Tarihi Kentler Birliği’ne üye şehirler arasında bundan sonra daha geniş katılımlı proje zincirleri oluşturulmalıdır. Ortak kültürleri olan şehirler, mesela ipek ile uğraşan kentler... Böylece amaca ulaşmak için daha güçlü olunur...



Cavit Çalı, Tarihi Kentler Birliği Saymanı, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Giderler Şube Md.


Belediyeler, mali özerklik verilmemiş, eli kolu bağlı kurumlardır. Hükümetle belediye yapacağı işleri birbirinden ayırmalıdır. Buna göre hangi vergiler devlete ait olacak, hangileri belediyeye kalacak belirlenmelidir. Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı da buna göre değerlendirilmelidir. Bu arada Tarihi Kentler Birliği üyelerinin de aidatlarını yatırmaları lazım. 77 belediyeden 22’si ödemiş durumda sadece. Bilindiği gibi, aidat, belediyelerin bir önceki yıl gelirlerinden borçlar çıktıktan sonra onbinde beşidir ve bu da büyük bir rakam sayılmaz. Mesela bizim belediyeninki 11 milyar tutmuştur. Bu para ile Bursa’da hiçbirşey yapamazsınız, ama ortak güçlükllerin aşılması için bulunacak çözümlerden ve kaynaklardan yararlanma payı olarak bakıldığında bunu vermeye değer. Nitekim biz Birlik başkanlığı Bursa’da olduğu için masraflar yapmaya başlandığında biz ilk olarak Bursa Belediyesi’nden tahsilat yaptık.



Mehmet Eriş, Ödemiş Belediye Başkanı




Bizde Tarihi Kentler Birliği ile Ödemiş Arastası restorasyon projesi başladı ve bu iş için 40 milyar TL gönderildi. Valilik’te takıldık mamafih. Aslında Birgi de bizim için çok büyük önem taşıyor. Tarihi Kentler Birliği, bu gibi durumlarda, aynı yönde düşünemeyen belediyeler ile valilikler arasında düşünce birliği sağlamalıdır. Ayrıca, bu otobüste yaptığımız şu iletişim, başlıbaşına bir Panele dönüştü, bunun için önerim, bundan böyle yolculukların uçakla değil, hep otobüsle yapılmasıdır.





Dr. Osman Gürün, Muğla Belediye Başkanı


Yeniden güç kazanmış olarak kentimize dönüyoruz. Tarihi Kentler Birliği toplantılarında aslında tüm ülkenin kültür mozayiğini yakından görme şansına kavuşuyoruz. Bu artı değeri halkımıza anlatırsak, dünya karşısında duyduğumuz kompleksi aşmamız da kolaylaşır. Tarihi Kentler Birliği bir üst kimlik olarak bizi partilerin, bölgelerin v.d. üzerinde buluşturuyor. Kültür bazında olduğu için Tarihi Kentler Birliği, bu bağlamda Belediyeler Birliği’nden de daha önemlidir. Nitekim yeni İç İşleri Bakanı da, sağlam bir temel bulduğu için konuya sahip çıktı. Tarihi Kentler Birliği, bakanlıklar arasında da iletişim sağlıyor. İç İşleri ile Kültür gibi. Evet, Üniversite dışta kalmıştı ama, üniversiteler zaten hangi konularda ülke sorunlarına somut çözüm üretiyor ki? Bu husus da demek ki Tarihi Kentler Birliği’nin gündeminde yer almalıdır. Sonuç olarak, her kentte somut bir sorunun ortak katılımla karara bağlanması iyi olacaktır. Tarihi Kentler Birliği’nin tanıtımı da uluslararası formatta yapılmalıdır. Belki de ÇEKÜL, profesyonelce nereye “zoom” yapılması gerekli, hangi formatta standardizasyon yapılmalı belirlemeli ve tanıtım buna göre yapılmalıdır.



Aytaç Durak -Adana Büyük Şehir Belediye Başkanı


Bu Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı saçmadır. Öyle bazı maddeler var ki, bunlarla belediye başkanları her an “içeri” girebilirler. Bakanlıkların gereği yoktur mahalli idarede... ( Otobüs Adana sınırlarına girdiğinde söz alan Sayın Durak, konuşmasının kalan kısmını "Yeni Adana" üzerine sürdürdü ve otobüsün rotasını bu bölgeye çevirerek, kısa bir turla Adana'nın bu bölgesini gezdirdi)



Prof. Dr. Metin Sözen- TKB Danışma Kurulu Üyesi, ÇEKÜL Vakfı Başkanı




Tarihi Kentler Birliği’nde, düşüncenin sağlığa kavuşması, sağlıklı düşüncenin eyleme geçmesi arasındaki sürenin kısalması gerekiyor. Ayrıca belediye birliklerinin önemini de gözardı etmemeli. Bunlar Türkiye’nin demokratikleşmesi sürecinde Tarihi Kentler Birliği’nde olduğu gibi, biriken bilgilerin aktığı alanlar olacaktır. Artık hiç birşey eskisi gibi değildir. Türkiye bir dönüşüm yaşamaktadır. Bu dönüşüm sürecinde kendini diri tutan birey, kurum ve kuruluş olmak önemlidir. Bu süreçte para göründüğü kadar önemli değildir. Para her zaman bulunur. Önemli olan Türkiye’de ilk kez kaynakların çok yönlü, aşağıdan yukarıya doğru yeniden yaratılmasıdır. Ayrıca bu otobüsteki konuşmaların hepsi de çok içtendi, geleceğe katkı niteliğindeydi. Bu da Tarihi Kentler Birliği üyelerinin birbirine duyduğu güveni gösteriyor.






ANTAKYA'DA NELER GÖRDÜK?...



Kent Merkezi / Asi Nehri ve çevresi...


Hatay Meclisi'nin toplandığı sinema Aynı sinema (Ülker) girişi



Antakya'nın doğal ve tarihi zenginlikleri...


Samandağ'da:


"Beşikli Mezar"

Kayalardaki tarih...

Doğal tünel (Titus Tüneli) /Doğal -antik-liman...

(Bu konuda Okuyan Us'ta İdil Karaata'nın "Güneydoğu Notları"na bir göz atmanızı hararetle öneririz...
)

T.K.B Başkanı, Danışma Kurulu Üyeleri ve Genel Sekreteri taşköprüde...

T.K.B ve Ödemiş Belediye Başkanı...

Güleryüzlü bir Samandağ sakini...



Tarihi dokuda "Kültür parkuru"...



"Zenginler Mahallesi" sokakları... iki farkli sokak lambasi ve sokagin levhasi



Ve Metin Hoca yine iş başında:


neyi cektigi asagida!

butun dinlerin hosgoru icinde birarada yasadigi Antakya

ayni karede Cami ve kilise caniAynı karede kilise çanı ve caminin minaresi...





Resimlerin devamı ÇEKÜL ALBUMÜ'nde... (Bkz. Tarihi Kentler Birliği Resim Albümü)






 
deneme

Arşivler

03/01/2002 - 04/01/2002   05/01/2002 - 06/01/2002   07/01/2002 - 08/01/2002   09/01/2002 - 10/01/2002  

This page is powered by Blogger. Isn't yours?